تورک بالاسی TÜRK BALASI

TÜRK DÜNYASI UŞAQ ƏDƏBİYYATI

Keloğlan ve Yedi Başlı Dev

+0 BƏYƏN
 

Keloğlan ve Yedi Başlı Dev

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Keloğlan adında genç bir çocuk yaşarmış.

Evde oturarak günlerini geçiren Keloğlan, bu halinden şikayetçi değilmiş. Annesi artık onun tembelliğine dayanamamış ve açmış ağzını yummuş gözünü:

-Yeter artık Keloğlan, Tarlada ben çalışırım, tavuklara ben bakarım, ineklere ben bakarım, evi ben temizlerim, yemekleri ben pişiririm, her işi ben yapıyorum sen yan gelip yatıyorsun, demiş.

Keloğlan, annesi söylenip dururken kendisi kılını bile kımıldatmamış. Onun ne söylediğine bile aldırış etmeden yine yan gelip yatmaya devam etmiş. Aklı bir karış havada derler ya, Keloğlan’ın aklıda öyle bir karış havada, hayaller aleminde dolaşıp duruyormuş.

Keloğlan, kendi kendine:

-Bir gün padişahın dillere destan kızıyla evleneceğim, Hint ülkesine gider, yedi başlı devle savaşırım, diye mırıldanıyormuş. Aslında bunların hiçbiri gerçek değilmiş. aklına olur olmaz şeyler getirir. Bir gün bunların gerçek olacağını düşünürmüş.

Yaşlı kadın, dayanamamış ocağın kenarında duran maşayı eline alıp Keloğlan’ı kovalamaya başlamış.

Annesine çok kızan Keloğlan az gitmiş Uz gitmiş dere tepe düz gitmiş karşısına yaşlı  bir Değirmenci çıkmış selam vermiş halini hatırını sormuş yaşlı Değirmenci ile Keloğlan’ın arasında hoş bir sohbet başlamış.

Yaşlı Değirmenci:

-Hayırdır buralara neden geldin, geldiğin yer epeyce buralara uzak, demiş.

Keloğlan:

-Hiç sorma amca, evde annem benden şikayet edip dururdu ne yapsam ne etsem ona yaranamadım beni canımdan usandırdı. Bu yüzden geldim. Ne iş olsa yaparım, demiş.

Yaşlı Değirmenci:

-İyi peki istediğin kadar yanımda çalışabilirsin diyerek başını sallamış.

Keloğlan, yaşlı Değirmenci’nin yanında çalışmaya başlamış günler günleri kovalamış. Keloğlan ile yaşlı adam çok iyi anlaşıyorlarmış.

Bu arada Keloğlan yaşı değirmencinin bir kız olduğunu öğrenmiş.  Yaşlı Değirmenci’nin kızının güzelliği dillere destanmış. Saçları gümüş renginde yüzü de ay gibi parlakmış, adı Dilara imiş.

Keloğlan:

-Peki kızım nerede? Kaç gündür buradayım kızını göremedim, diye sormuş.

Yaşlı Değirmenci:

-Sen artık yabancı sayılmazsın. Sana bir şey söyleyeyim mi? demiş.

Keloğlan:

-Buyur amca. demiş.

Yaşlı Değirmenci:

-Gel otur şöyle sana her şeyi anlatayım, demiş.

Keloğlan, Yaşlı Değirmenci’nin gösterdiği yere oturmuş. Yaşlı adam bildiği her şeyi Keloğlan’a anlatmaya başlamış. Dağın ardında yedi başlı bir devin yaşadığını, dev adamın insanlara hiç rahat vermediğini söylemiş. Yol kesip insanlardan yiyecek giyecek aldığını belirtmiş. Kızı Dilara’yı da kendisine hizmet etmesi için o dev kaçırmış.

Yaşlı Değirmenci:

-Keloğlan kızımı kurtarırsa ancak sen kurtarırsın. Kızımı kurtardığında onunla evlenebilirsin, demiş.

Keloğlan buna çok sevinmiş hayalleri gerçek olacak diye yerinde duramıyormuş.

Keloğlan:

-Devi bana biraz anlatır mısın? Neleri sever, neleri sevmez.

Yaşlı Değirmenci:

-Neden sordun Keloğlan?

Keloğlan:

-Kızını seviyorsan söyle amca! demiş.

Yaşlı Değirmenci düşünmüş taşınmış kasketiyle çıkarıp elinde evirip çevirmiş sonra da aklına yeni bir şey gelmiş gibi gözleri parıldamış:

-Gücüne güvenir, büyüklenir, demiş.

Keloğlan:

-Sen hiç üzülme amca kızını kurtaracağım inşallah, demiş.

Keloğlan torbasına biraz un, bir kaç tane de yumurta koymuş. Keloğlan ormana varınca durup biraz dinlenmiş bir ağacın altına oturmuş biraz uyumuş daha sonra tekrar yola düşmüş. Akşam olmadan kendini güvende hissedeceği bir yer aramaya başlamış. Yoksa ormanda insan kurda kuşa yem olur diye kaygılanıyormuş. Ne de olsa ormanda kurdu var, aslanı var, çakalı varmış.

Sonunda bir mağaraya  varmış. Mağaranın içine girince etrafına bakmış gece burada kalmaya karar vermiş. Torbasını taşın üzerine koyup mağaraya uzanmış.

Gün ağarır ağarmaz yola koyulur, dağı aşarım sonra da Dilara’yı o zalim devden kurtarırım diye düşünmüş.

Keloğlan, sabah olup uyandığında mağaradan çıkmış dağ yolunu sapmış. Dağ yolu engebeli ve çok dikmiş. Bu yüzden Keloğlan epeyce zorlanmış ama yılmamış. Gerektiği yerde dinlenmiş, biraz soluklanmış, yeniden dağa tırmanmaya devam etmiş ve sonunda dağın tepesine ulaşmış. Tepeden aşağıya doğru inmeye başlamış. Yolu yarılamış artık ağaçları kendine siper ederek devin yaşadığı barınağa yaklaşıyormuş.

Keloğlan’ın bir de ne görsün yedi başlı devin bir ateşin başında yemek pişirip yerken bulmuş. Elinde bir çubuk çubuğa dizilmiş tavukları yiyormuş. Keloğlan iyice yedi başlı devin yanına sokulmuş. Keloğlan’ı fark eden yedi başlı dev burada ne arıyorsun diye sormuş Keloğlan’a.

Keloğlan:

-Hiç sorma, demiş. Buradan geçerken ateşi gördüm varayım hele yanına dedim.

Yedi Başlı Dev:

-Sen benim kim olduğumu biliyorsun galiba der gibi yüzünü buruşturmuş.  Keloğlan’a öfke ile bakmış.

Dev:

-Misafirim ol biraz dinlen sabah olunca İstediğim yere gidersin, demiş.

Keloğlan:

-Çok sağ ol, demiş.

Yedi başlı devin ateşin başından kalkmış ona yolu göstermiş Keloğlan çok dikkatli olmaya çalışıyormuş. Yedi başlı devin sağı solu belli olmazmış.

Keloğlan yukarıdaki odada yatarken gözlerini korkudan bir türlü uyku tutmuyormuş. Bunları düşünürken uyuyakalmış.

Sabah olunca yerinden fırlayan Keloğlan oh diye derin bir nefes almış.

Keloğlan Dilara’yı mutfakta çalışırken görmüş yanına sokulmuş:

Sesini çıkarma, seni kurtarmak için baban beni gönderdi, demiş.

Yedi Başlı Dev o sırada bütün konuşulanları duymuş. Kükremiş, öfkeden deliye dönmüş. Kuzu gibi sus pus olan Keloğlan sızlanmaya başlamış.

Yedi Başlı Dev:

-Seninle bir oyun oynayacağız. Kazanırsan canını bağışlarım, demiş.

Keloğlan yedi başlı devi daha fazla kızdırmak istemediği için:

-Tamam oynayalım, demiş.

Ama nasıl bir oyun oynayacaklarını bilmediği için de sormuş:

-Söyle bakalım dev adam nasıl bir oyun bu?

Yedi başlı dev yerdeki taşı işaret etmiş:

-Yerdeki taşı görüyor musun Keloğlan? demiş.

Keloğlan:

-Evet görüyorum, diye karşılık vermiş.

Yedi başlı dev:

-Ben bir sıkışta taşı bulgura çeviririm, demiş.

Keloğlan:

-Buda bir şey mi dev kardeş ben taşı bir sıkarsam una çeviririm, demiş.

Yedi başlı dev buna inanamamış:

-Nasıl olur yap da görelim, demiş.

Keloğlan:

-İlk önce sen yap, demiş.

Yedi başlı dev yerdeki taşı eline almış bir sıkıştı taşı ufalayıp bulgura çevirmiş. Keloğlan heybesindeki unu alıp gizlice eline koymuş ve sonra yere eğilmiş. Yerden taşı alır gibi yapıp  doğrulmuş, ve elini sıkıp avucunu açıp unu dev adama göstermiş.

Yedi başlı dev inanmamış ve canı bu işe çok sıkılmış.

Yedi başlı dev:

-Bak Keloğlan! Ben taşı sıktın mı ondan su çıkarırım, demiş.

Eğilip yerden bir taş almış sıkınca gerçekten de su çıkarmış oda heybesinden bir yumurta çıkarmış sıkmış.

Yedi başlı dev,  buna yine inanamamış ve sonunda:

-Tamam Keloğlan!  Sen benden güçlüsün. Bundan sonra ne istersen yaparım. Yeter ki sen iste, demiş.

Keloğlan bir elini havaya sallayıp dev adama seslenmiş:

-Dev kardeş artık vakit geldi. Altınlarını ve Yaşlı Değirmenci’nin kızını isterim! Yoksa ben yapacağımı bilirim, demiş.

Yedi başlı dev:

-En iyisi mi altınları ve yaşı değirmencinin kızını vereyim bu beladan da kurtulayım, diye düşünmüş. İstediğin altın ile Dilara olsun Keloğlan demiş. Sonra bir deve getirmiş altınları deveye yüklemiş.

Keloğlan altınları ve Dilara’yı görünce sevinmiş. Devenin yularını tutup yola koyulmuşlar. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler. Akşam saatlerinde yaşlı Değirmenci’nin evine ulaşmışlar.

Kapıyı tıklatan Keloğlan, Yaşlı Değirmenci’yi derin uykusundan uyandırmış. Yaşlı Değirmenci ne olduğunu anlamamış uyku sersemliği ile yerinden kalkmış kapıya doğru yürümüş kapıyı açmadan önce kapıyı tıklatanın kim olduğunu öğrenmek istemiş:

-Kimdir o? Gecenin bu saatinde benden ne isterseniz, diye sormuş.

Keloğlan:

-Korkma! Amca benim Keloğlan aç hele kapıyı bak ne getirdim, demiş. Yaşlı Değirmenci kapıyı açmış. Keloğlan’ın yanında yüklü bir deve ile kızı Dilara’yı görünce ne yapacağını bilememiş.

Keloğlan:

-Amca sana kızını ve devin altınlarına getirdim demiş.

Yaşlı Değirmenci buna çok sevinmiş. Sözünü tutmuş ve kızının Keloğlan ile evlenmesine izin vermiş, getirilen altınları da halka dağıtmış.

Keloğlan, Yaşlı Değirmenciyi sevindirdi için çok mutlu olmuş. Belki de dünyada en güzel şeyin zorda kalan insanlara yardım etmek olduğunu anlamış.

Yaşlı annesinin sözü aklına gelmiş “İnsanları Sevindir ki Allah da seni sevindirsin”

Bu hikayede burada bitmemiş bir sonraki hikayemizde görüşmek üzere.

 kaynak: masal-oku.com


BÖLÜM: Nağıl,