تورک بالاسی TÜRK BALASI

TÜRK DÜNYASI UŞAQ ƏDƏBİYYATI

Balıkçı ile Karısı Masalı

+0 BƏYƏN

Balıkçı ile Karısı Masalı

Balıkçı ile karısı denize yakın bir yerde bir uçurumda yaşarmış. Balıkçı hayatını kazanmak için her gün uçurumu kenarına gidip olta ile balık tutarmış. Mütevazi hayatından memnunmuş. Ama karısının memnun olmadığını biliyormuş.

Karısı her zaman sinirliymiş.

  • Şu pis kulübeye bak! Bu koku beni hasta ediyor! Sabah akşam temizliyorum burayı ama faydası yok.

Balıkçı, karısını seviyormuş. Ama karısı her zaman şikayet ediyormuş. Balıkçının iki balık yakaladığı güzel günlerde karısı üç tane istermiş. Kocası ona mango getirse, o kayısı istermiş. Balıkçı ne yaparsa yapsın karısını memnun edemiyormuş. Balıkçı:

  • Karıcığım seni mutlu etmek için ne yapabilirim.

Karısı:

  • Beni bu pis kulübeden çıkar. O zaman mutlu olurum.

Balıkçı bir gün uçurum kenarında balık tutmaya gitmiş. Su sakin ve masmaviymiş.

Balıkçı suya attığı oltasıyla oracıkta oturmuş. Birkaç saat geçmiş ve balıkçı yorulmuş.

  • Hımm. Galiba bu gün meyve ile idare edeceğiz. Bir dakika oltaya balık vuruyor.

Balıkçı oltasına sımsıkı sarılmış ve çekmeye başlamış.

  • Çok ağırmış. Büyük bir balık olmalı.

Olta sudan çıktığında uçundaki dil balığını gören balıkçı şaşırmış. Renkli ve parlak bir balıkmış.

  • Bir dil balığı. Niye bu kadar ağır? Aa. Beklide çok yedi.

Bir anda dil balığı konuşmaya başladı:

  • Hayır balıkçı o yüzden diğer balıklardan ağır değilim.

Balıkçı şaşkınlıkla:

  • Ne! Sen benimle konuştun mu? Diye söylenmiş. Neler oluyor burada? Adımı nerden biliyorsun benim.

Dil Balığı:

  • Senin hakkında daha bir sürü şey biliyorum. Ben normal bir balık değilim. Ben büyü yapılmış bir prensim. Serbest bırak beni. Hem benim tadımda güzel değildir. Lütfen beni öldürme!

Balıkçı:

  • Hayır. Daha fazla konuşma. Konuşan bir balığı öldürecek değilim ben. Hadi git bakalım.

Dil Balığı:

  • Teşekkür ederim.

Balıkçı dil balığını karısına anlatacağı için heyecanlanmış ve hemen eve koşmuş. O gün karısına hiç balık götüremediğini unutmuş.

Balıkçı:

  • Hayatım sana bir şey anlatacağım. Yanıma gel.

Karısı:

  • Ne var? Bugün balık yok mu?

Balıkçı:

  • Hayır bir dil balığı yakaladım ama konuşuyordu. Kendisinin büyü yapılan bir prens olduğunu söyledi bana.

Karısı:

  • Ne! Sonra ne oldu?

Balıkçı:

  • Sonra onu saldım. Şu an denizde.

Karısı:

  • Sen önce bir sihirli balık yakaladın sonrada onu saldın mı yani. Niye yaptın bunu? Biz hem fakiriz hem de açız. Pis bir kulübede yaşıyoruz. En azından daha iyi bir ev isteseydin.

Balıkçı:

  • Bir balık bana nasıl bir ev verebilir. Öyle bir şey yapamaz. Biz elimizdekilerle mutlu olmalıyız.

Karısı:

  • Ben daha iyi bir yerde yaşarsam mutlu olurum. Onun büyülü bir prens olduğunu söylemedin mi? Onun hayatını bağışladın. O da senin için bir şey yapsaydı. Geri git ve ondan bir ev iste.

Balıkçı tereddüt etmiş. Ama deniz kenarına geri dönmüş. Suyun biraz yeşil ve sarıya çaldığını şaşkınlıkla görmüş.

Balıkçı:

  • Sihirli balık. Beni duyabiliyor musun?

Balık bir anda su üzerine çıkmış. Sanki balıkçıyı bekliyor gibiymiş.

Balıkçı:

  • Benim karım mutlu değil.

Dil Balığı:

  • Ne istiyor peki?

Balıkçı:

  • Benden bir ev istiyor.

Dil Balığı:

  • Eve dön. O ev artık onundur.

Balıkçı eve dönmüş ve karısının güzel bir evin kapısında durduğunu görmüş. Evin içi bakımlı ve temizmiş. Hem mobilyaları hem de şöminesi varmış.

   

Karısı:

  • Hayatım bak bu ev çok daha büyük ve çok daha temiz.

Balıkçı:

  • Bir şöminemiz bile var. Ne kadar güzel değil mi? Artık mutlu musun? Burada ilelebet yaşayabilir miyiz.

Karısı:

  • İlelebet mi? Sonra düşünürüz onu. Yemek yiyelim ve uyuyalım.

Balıkçının karısı o gece uyuyamamış. Kendisini mutlu edecek şeyleri düşünmüş. Sabah kahvaltı masasında kocasının gelmesini beklemeye başlamış.

  

Karısı:

  • Günaydın kocacığım. Dinle bu ev bize ufak geliyor. Ben bir saray istiyorum ve kraliçe olmak istiyorum. O balığın yanına git ve ondan bize bir saray vermesini iste.

Balıkçı:

  • Ne dedin sen? Niye Kraliçe olmak istiyorsun? Bunlar bize yeter.

Karısı:

  • Ona ben karar veririm. Balığın yanına git ve beni bir kraliçe yap.

Balıkçı tereddüt ederek deniz kenarına yürümüş. Deniz o gün mor renkmiş ve rüzgar çok sertmiş.

Balıkçı:

  • Sihirli balık, beni duyabiliyor musun? diyerek bağırmış.

Dil balığı yüzeye çıkmış.

Balıkçı:

  • Benim karım mutlu değil,

Dil Balığı:

  • Ne istiyor peki?

Balıkçı:

  • Bir saray istiyor ve kraliçe olmak istiyor.

Dil Balığı:

  • Eve dön artık o saray onundur.

Balıkçı geri döndüğünde, kulübe orada değilmiş. Onun yerine pirinç kapılı yüksek bir saray varmış. Sağa sola koşturan bir sürü hizmetkar varmış. Karısının bir tahtta oturduğunu görmüş. Başında da bir taç varmış.

  

Balıkçı:

  • Sen artık bir kraliçesin.

Karısı:

  • Evet ben bir kraliçeyim.

Balıkçı:

  • Ne kadar güzel değil mi? Artık mutlu musun?

Karısı:

  • Hımm. Hayır. Kraliçe olmak bana yetmez. İmparatoriçe olmak istiyorum.

Balıkçı:

  • Ne! Ne! Ne düşündüğünü biliyorum. O balık seni İmparatoriçe yapamaz. Bu imkansız.

Karısı:

  • Bunu sen bilemezsin, Şimdi o balığa git ve beni imparatoriçe yap.

Balıkçı tereddüt içinde denize yürümüş. Denizin Kahverengi renginde olduğunu görmüş ve bunun sebebini merak etmiş.

Balıkçı:

  • Sihirli balık, beni duyabiliyor musun? diyerek bağırmış.

Dil balığı yüzeye çıkmış.

Balıkçı:

  • Benim karım mutlu değil,

Dil Balığı:

  • Ne istiyor peki?

Balıkçı:

  • İmparatoriçe olmak istiyor.

Dil Balığı:

  • Eve dön karın artık bir İmparatoriçe.

Balıkçı geri dönerken, karısının artık mutlu olup olmadığını düşünmüş. Saraya vardığında büyük pirinç kapıların yerine artık altın kapılar varmış. Saray artık eskisinden daha da büyükmüş. Karısı artık altından bir tahtta oturuyormuş. Bütün soylular ve krallar onun tahtının yamacında oturuyorlarmış. Karısının bir elinde altın bir küre, diğer elinde altın bir asa varmış.

 

Balıkçı:

  • Sevgilim artık gerçektende İmparatoriçe oldun.

Karısı:

  • Oldum. Sana o balık bunu gerçekleştirebilir demedim mi?

Balıkçı:

  • Evet dedin. Peki mutlu musun?

Karısı:

  • Oh! Orasını bilmiyorum. Göreceğiz. Yorucu bir gün geçirdik. Artık uyumalıyız.

Balıkçı karısının başka bir şey istemesinden korkuyormuş. Ama sabahtan beri koşturmaktan yorgun düşmüş. Yatağa yattığı saniye derin bir uykuya dalmış. Ama karısı uyuyamamış. Kendisini mutlu edecek şeyleri düşünmeye başlamış. Bir hafta geçmiş. Balıkçı karısı mutlu olsun diye her gece dua etmiş. Ama karısı her gece yatakta oturup aya ve yıldızlara bakıyormuş. Sonunda bir gece düşünmekten yorulmuş ve dinlenmek istemiş. Güneş doğmuş.

Karısı:

  • Ne sabah mı olmuş. Güneş ne cüretle doğuyor. Bir haftadır uyumadığımı bilmiyor mu?

Karısı balıkçıyı uyandırmış ve ona:

  • Ben Güneşi ve ayı kontrol etmek istiyorum. İznim olmadan hareket etmelerini istemiyorum. En büyük ve en güçlü olmak istiyorum.

Balıkçı:

  • Ne dedin. Lütfen artık kes. Bir daha oraya gidip kendimizi tehlikeye atamam.

Karısı:

  • Bizi tehlikeye atmayacaksın. Hayatlarımız bana ait olacak. Hiçbir şey bize dokunamayacak. Git o balığa ve beni en güçlü şey yapmasını söyle.

Balıkçı:

  • Hayır sevgilim sen ne istediğinin farkında değilsin.

Karısı:

  • Buna daha fazla tahammül edemem. Eğer hemen gitmezsen beni çok üzeceksin. Hem de çok fazla.

Balıkçı karısını mutlu görmek istiyormuş ve hata ettiğini de biliyormuş. Gökyüzündeki bulutlar denizin üstünde dönüyormuş. Rüzgar uğulduyormuş.

Balıkçı:

  • Ne zaman bitecek bunlar, çok yanlış şey bu, deniz bugün katran karası gibi. Gerçekten çok korkuyorum. Sihirli balık, beni duyabiliyor musun? diyerek bağırmış.

Dil balığı yüzeye çıkmış.

Balıkçı:

  • Benim karım halen mutlu değil,

Dil Balığı:

  • Ne istiyor peki?

Balıkçı:

  • Şey olmak istiyor. Güçlü ve en güçlü olmak istiyor.

Dil Balığı:

  • Hımm. Eve dön. Karın artık en güçlüdür.

Balıkçı bütün gücü ile eve koşmuş. Yolda giderken de, “Karım bu sefer ne oldu hiç bilmiyorum. Eve dönmeliyim.”

Balıkçı eve gelince karısının yok olduğunu fark etmiş. Onu hiçbir yerde bulamamış. Aramadığı yer kalmamış.

  

Deniz kenarına geri koşmuş. Deniz şimdi sakin ve maviymiş. Bulutlar dağılmış ve güneşte parlıyormuş.

Balıkçı:

  • Sihirli balık, Sihirli balık beni duyabiliyor musun? Lütfen geri gel, diyerek bağırmış.

Dil balığı yüzeye çıkmış.

Balıkçı:

  • Karıma ne yaptın sen?

Dil Balığı:

  • Dileğini yerine getirdim. En yüce ve en güçlü şey olmak istedi ve öylede oldu. En yüce şeyi hiç kimse görmemiştir. Artık hiçbir insan karını göremiyor.

Balıkçı:

  • Hayır. Lütfen onu bana geri ver.

Dil Balığı:

  • Bir dileği tersine çeviremem balıkçı.

Balıkçı:

  • Bir dakika buldum. Şu ana kadar sadece karım için dilek diledim. Sende hepsini yerine getirdin. Ama senin hayatını kurtaran bendim. Benim dileğimi kabul et.

Dil Balığı:

  • Hımm. Haklısın. Sen ne istersin?

Balıkçı derin bir nefes almış ve:

  • Ben karımın mutlu olmasını istiyorum.

Dil Balığı:

  • Eve dön arkadaşım. Karın mutlu olmak için istediği her şeye sahiptir artık.

Balıkçı koşarak eve dönmüş. Bir anda şaşırmış karısı o ufak kulübenin kapısında görmüş. Ama kulübe artık pis değilmiş.

  

Balıkçı:

  • Demek geri döndün. Geri döndün.

Karısı:

  • Evet sevgilimi. Sarayların ve taçların mutluluk satın alamadığını fark ettim. Hadi evimize girelim.

Balıkçı ve karısı o günden sonra bir gün bile aç kalmamışlar. Balıkçının karısı mutluluğun basit şeylerde olduğunu anlamış ve ondan sonra sonsuza dek mutlu yaşamışlar.

 

kaynak: Masal oku


BÖLÜM: Nağıl,